Mehdî kelime olarak; doğru yolu bulmak, hidayet yoluna girmek, yol göstermek ve yol târif etmek mânâlarına gelen ''hidâyet'' masdarından meydana gelmiştir.
Bir başka ifadeyle Mehdî, hidâyete eren, doğru yolu bulan kimse demektir.
Kelime mânâsı itibariyle mehdî, ''kendisine rehberlik edilen'' demek olduğu halde, hidâyetin Allah’tan olması sebebiyle daha husûsi bir mânâ kazanmış ve ''Allâh’ın hidâyetine nâil olan, O’nun tarafından yol gösterilen kimse'' için kullanılır olmuştur.
İslâmî ilimler ıstılâhında Mehdî kıyâmet kopmadan önce gelecek ve kendisinden evvel zulümle dolmuş olan dünyayı adâletle dolduracak olan Ehl-i Beyt’ten bir zâttır.
Mehdî, kıyâmetin büyük alâmetlerindendir.
Bir gün bir kimse, Hz. Ali’nin oğlu Muhammed Hanefiyye’nin (r. anhüma) yanına geldi ve ''es-Selâmü aleyke yâ Mehdî!'' diye selâm verdi. Muhammed Hanefiyye hazretleri o zâta, biraz da lâtîfeli bir tarzda buyurdu ki:
➥ ''Doğru söylüyorsun. Ben insanları hidâyete, hayra/iyiliğe dâvet etmek ve doğru yolu göstermek bakımından Mehdî’yim. Lâkin, âhir zamanda gelecek olan Mehdî değilim. Öyle anlaşılmaması için, bana selâm vereceğiniz vakit, ismimle veya künyemle hitab ediniz.''
Mehdî ile alâkalı hadislerin bir kısmı, bizzat Resûlüllah Efendimiz’in (s.a.v.) mübârek ağızlarından, bir kısmı da Hz. Ali’den (k.v.) nakledilmektedir. Bu hadislerde Mehdî’nin, Ehl-i Beyt’ten, Hz. Fâtıma’nın (r.anhâ) çocuklarından olacağı, yani nesebinin hem hz. Hasan hem de hz. Hüseyin’e (r.anhümâ) dayanıp seyyid ve şerif ünvanlarına sahip bulunacağı, ahlâken de aynen Resûlüllah efendimize benzeyeceği bildirilmektedir.
Bir başka ifadeyle Mehdî, hidâyete eren, doğru yolu bulan kimse demektir.
Kelime mânâsı itibariyle mehdî, ''kendisine rehberlik edilen'' demek olduğu halde, hidâyetin Allah’tan olması sebebiyle daha husûsi bir mânâ kazanmış ve ''Allâh’ın hidâyetine nâil olan, O’nun tarafından yol gösterilen kimse'' için kullanılır olmuştur.
İslâmî ilimler ıstılâhında Mehdî kıyâmet kopmadan önce gelecek ve kendisinden evvel zulümle dolmuş olan dünyayı adâletle dolduracak olan Ehl-i Beyt’ten bir zâttır.
Mehdî, kıyâmetin büyük alâmetlerindendir.
Bir gün bir kimse, Hz. Ali’nin oğlu Muhammed Hanefiyye’nin (r. anhüma) yanına geldi ve ''es-Selâmü aleyke yâ Mehdî!'' diye selâm verdi. Muhammed Hanefiyye hazretleri o zâta, biraz da lâtîfeli bir tarzda buyurdu ki:
➥ ''Doğru söylüyorsun. Ben insanları hidâyete, hayra/iyiliğe dâvet etmek ve doğru yolu göstermek bakımından Mehdî’yim. Lâkin, âhir zamanda gelecek olan Mehdî değilim. Öyle anlaşılmaması için, bana selâm vereceğiniz vakit, ismimle veya künyemle hitab ediniz.''
Mehdî ile alâkalı hadislerin bir kısmı, bizzat Resûlüllah Efendimiz’in (s.a.v.) mübârek ağızlarından, bir kısmı da Hz. Ali’den (k.v.) nakledilmektedir. Bu hadislerde Mehdî’nin, Ehl-i Beyt’ten, Hz. Fâtıma’nın (r.anhâ) çocuklarından olacağı, yani nesebinin hem hz. Hasan hem de hz. Hüseyin’e (r.anhümâ) dayanıp seyyid ve şerif ünvanlarına sahip bulunacağı, ahlâken de aynen Resûlüllah efendimize benzeyeceği bildirilmektedir.
Mihmandâr-ı Resûl, Ebû Eyyûbi’l-Ensârî (r.a.) anlatıyor:
Resûlüllah sallallâhü aleyhi vesellem (efendimiz, bir gün kızı) Fâtıma radıyallâhü anhâ’ya şöyle buyurdu:
➥ ''Nebîmiz nebîlerin hayırlısıdır. O, babandır. Şehidimiz, şehitlerin hayırlısıdır. O, babanın amcası Hamza’dır. İki kanadıyla cennette dilediği yerde uçan bizdendir. O, babanın amcasının oğlu Câfer'dir. Ve bu ümmetin torunları Hasan ve Hüseyin bizdendir. Onlar senin oğlundur. Mehdî de bizdendir.'' (1)
Hadîs-i şerifte Peygamberimiz’in, (s.a.v.) Uhud Harbi’nde şehit düşen amcası hz. Hamza’nın (r.a.), Mûte Harbi’nde şehit olan amcasının oğlu hz. Ca‘fer’in (r.a.), torunları hz. Hasan ve Hüseyin’in (r.anhümâ) faziletine dikkat çekildikten sonra, hz. Mehdî’nin (aleyhirrahmeti verrıdvân) de Ehl-i Beyt’ten olduğu hatırlatılmaktadır.
***
Nakşibendî yolu Müceddidîn kolu silsilesi kendisiyle ikmâl ve tamamlanmış bulunan, bu zincirin 33. ve son halkasını teşkil eden Süleyman Hilmi Tunahan (k.s.) hazretleri, bir sohbetlerinde bu hususta şu îzahatta bulunurlar:
➥ Hz. Mehdî (aleyhirrıdvân) hakkında vâki hadîs-i şeriflerde, Fahr-i Âlem Efendimiz’den (s.a.v) sırran haber sâdır olmuştur; ancak, anahtarı kimde ise o açar ve işin hakikatini o anlar, başkası anlayamaz. Herkes anlasa sır zâhir olur, usûle muhâlif gelir. Yani zamanın sâhibi, Resûlüllâh’ın vârisi perdeyi kime açarsa, ancak o anlar. Nüzûl-ü İsa aleyhisselâm’daki (Hz. İsa’nın yeryüzüne inişindeki) sır da böyle... Allah dostlarının rütbesindeki büyüklükleri nisbetinde halleri ve sırları kapalıdır.'' (2)
***
İkinci bin yılın müceddidi, Silsile-i Aliyye-i Nakşibendiye’nin 23. halkası İmâm-ı Rabbânî (k.s.) hazretleri de Mektubat’ında, hz. Mehdî (aleyhirrıdvân) ile alâkalı şu açıklamalara yer vermektedir:
➥ Haberde şöyle bildirildi: Geleceği vâd edilen hz. Mehdî aleyhirrıdvân, saltanâtı zamanında dînin tervîcini (kıymet ve itibârını artırmayı) ve sünnetin ihyâsını murâd ettiğinde, bid‘at ile ameli âdet edinen ve onları güzel zannedip bu zannı sebebiyle dîne ilhak eden Medîne âlimi, hayretle şöyle diyecektir: ‘Şüphe yok ki bu şahıs, dinimizi ortadan kaldırmak ve şerîatimizi yok etmek istiyor!’ Bunun üzerine hz. Mehdî aleyhirrıdvân, onun öldürülmesini (bid‘atlerinin ortadan kaldırılmasını) emreder. Böylece onun, güzel sandığı fiillerin kötü yani birer bid‘at olduğu da görülmüş olur. ‘Bu Allâh’ın fazlıdır, onu dilediğine verir. Allah en büyük fazlın (lûtuf, ihsan ve inâyetin) sahibidir.'' (3)
➥ ''Öyle zannediyorum/o kanaatteyim ki, ekmel-i velâyetle geleceği vâd edilen Mehdî (aleyhirrıdvân), bu nisbet (yani kendisinin mensûbu bulunduğu Tarîkat-ı Aliyye-i Nakşibediyye-i Müceddidîn kolu) üzere olacak ve bu Silsile-i Aliyye’yi tamamlayıp ikmâl edecektir. (Bu zincirin son halkası o olacaktır.)'' (4)
İmam-ı Rabbani (k.s.) hazretleri, adı geçen mektuplarını ve diğer pek çok te'lifatını kaleme alış sebebini açıklarken, aşağıdaki dikkat çekici cümleye de yer veriyorlar:
➥ ''Bize, bütün yazılarımızı âhir zamanda geleceği vâd edilen Mehdî’nin (aleyhirrahmeti vettahiyyeti verrıdvân) okuyacağı ve hepsini makbul bulacağı bildirildi. Bu kadar yazı yazmamızın sebebi budur.'' (5)
Mazanne-i hayr/mazanne-i kirâmdan dinleyip işittiğimize göre Süleyman Hilmi Tunahan (k.s.) hazretleri bir gün buyuruyorlar ki (mealen):
➥ ''İmam-ı Rabbani hazretlerinden Allah razı olsun, bu mektupları yazmışlar, hepsi de makbulümüzdür. Eğer o bunları yazmamış olsaydı, bunları da bizim yazmamız icap edecekti.''
Son söz; Allâh-ü âlem…
Her şeyin olduğu gibi ''Mehdî'' meselesinin de en iyisini, en doğrusunu bilen Allah-ü Teala’dır.
DİPNOTLAR
(1) Taberânî, Mu‘cemü’s-Sağîr (Terc.), 1, H. no: 66.
(2) Erol, Ali, Hatıratım, s. 31.
(3) el-Mektûbât, 1, 255; K.K., Cum‘â sûresi, 4.
(4)el-Mektûbât, 1, 251.
(5) Hocazade Ahmed Hilmi, Hadîkatü’l-Evliya; Muhammed Haşim-i Keşmî, Berekât.
| Akademi Dergisi
Paylaşımlarımızı anında görüp takip etmenin tek sağlıklı yolu Telegram grubumuza üye olmanızdır. Telegram, yine bir CIA projesi olan WhatsApp’ın alternatifi olan bir yazılımdır, bize has ve tarafımızdan üretilen bir yazılım değildir. Dünyada, onlarca devlette yüz milyonlarca kişi tarafından güvenle kullanılır. Güncel paylaşımlarımızdan anında haberdar olmak için şu Telegram kanalımıza takipçi olabilirsiniz: http://www.t.me/AkademiDergisi
Lütfen
okuyun : Milletimiz arasında hatalı bir şekilde ‘Süleymancılar’ denilen
‘Süleymanlılar’ cemaati ve ayrıca Süleyman Hilmi Tunahan (k.s.)
hazretleri hakkında en doğru bilgileri şuralardan alabilirsiniz:
➥ İlmi meseleler, sohbetler, nasihatler: http://www.SuleymancilarCemaati.com
➥ Siyasi ve tarihi meseleler: https://medium.com/@suleymancilarcemaati
BU YAYINI SOSYAL AĞLARA PAYLAŞMAYIN çünkü kimse görmeyecek!
Bizi,
gerçek sahibi CIA olan Facebook başta olmak üzere Amerikan sosyal
ağlarının hiçbirinden sağlıklı bir şekilde takip edemezsiniz. Sekiz
senedir sansürleniyoruz ve bunu yüzlerce somut delil ile ispat
edebiliyoruz. Buradaki yayınlarımızı/videolarımızı da Amerikan sosyal
ağları üzerinden yaymayı başaramazsınız.
Paylaşımlarımızı anında görüp takip etmenin tek sağlıklı yolu Telegram grubumuza üye olmanızdır. Telegram, yine bir CIA projesi olan WhatsApp’ın alternatifi olan bir yazılımdır, bize has ve tarafımızdan üretilen bir yazılım değildir. Dünyada, onlarca devlette yüz milyonlarca kişi tarafından güvenle kullanılır. Güncel paylaşımlarımızdan anında haberdar olmak için şu Telegram kanalımıza takipçi olabilirsiniz: http://www.t.me/AkademiDergisi
ilk yorumu sen yap
Yorum Gönder
Seviyesiz ve samimiyetsiz yorumlar onaylanmaz. Küfür, hakaret, karalama içerikli yorum yapanlar hukuka sevk edilir. Yorumlardan hukuken yorumcular sorumludur.