ÇOK ŞAŞIRTICI, şu kısacık videouyu izleyin ve sonra yazdıklarımı okuyun, bakalım şaşıracak mısınız.?
Biz bu Mehmet Emre meselesini, Hüseyin Kumaş hoca gibi bilmiyoruz...
Bizim gibi, milyonlarca kardeşimiz de bu meseleyi Hüseyin Kumaş hocanın 2012 yılında verdiği ve kısa bir kesitini izlediğiniz bu sohbette anlattığı gibi bilmiyor.
Merkezimizin, bizim ve herkesin kesin olarak bildiği şudur ki, Mehmet Emre, tekrar tekrar, ısrarla çok çirkin davranışlarda bulunduğu için merkezimiz tarafından bir kez daha ve bu defa son olarak yolumuzdan uzaklaştırıldı. Bütün müesseslerimize girmesi yasaklandı. Ne yazık ki, o hal üzere, emirine itaatsizlik üzere de eceli geldi.
Daha sonra, onun affedilmesine vesile olan bazı tanınmış arkadaşları da cemaatimizden uzaklaştırıldı. Bunların bazısı hala sağ... Her şeye şahitler... Ben meseleye bu arkadaşları nazarından da bakma imkanı bulabildim. Onların anlattıklarından bile anlaşılıyor ki, Mehmet Emre gençken yolumuzdan uzaklaştırılıdığında, öyle çok da sıkıntı etmemiş, kendinde kabahat görmemiş, başka birilerinin gazetesinde kafasına göre yazılar yazmaya başlamış. Yoluna bakmış... (O zamanlar yolumuzun tanınmış isimlerinin çıkarttığı gazete ve dergiler vardı, Mehmet Emre de, kendi gibi olan bu arkadaşları da oralarda yazarlardı.) Sonra bu arkadaşları müdahil olmuşlar, aracı olmuşlar ve tekrar yolumuza katılmasına izin verilmiş.
Merkezimiz de o vakit, içinde bulunulan olağanüstü hal şartlarını mı göz önünde bulundurdu, yoksa bunların böyle uzaklaştırılmış halleri ile yolumuza karşıt olmalarına mı ihtimal verdi, Mehmet Emre'nin arkadaşlarının talebi reddedilirse uzun sürecek iç sıkıntılar çıkar diye mi hesap etti, böyle olursa, ilmin yok olduğu ve alim olanların bile çoğunun imanını kurtaramadan öldüğü bir cahiliye devrinde, hizmetlere çok sıkıntı çıkar, bu da müslümanların zararına olur diye mi endişe edip siyasi manevralar yaptı, ya da bu tahminlerimde isabetli değilsem, merkezimiz, neyi düşündü ve neden yaptı, ben bu kısmı bilmiyorum. Bildiğim şu ki, Mehmet Emre'nin yolumuza dönmesine aracılık eden arkadaşları da sonradan uzaklaştırıldılar ve hiçbiri de hatasını bilmedi. Merkeze itaat etmedi, yanlış işlerinden dönmedi. Onların neşrettiği UFUK'un sadece bir sayısına bakıp, nasıl da yolumuza/merkezimize inat şekilde ve yolumuzu ve üstazımızı da malzeme ederek Demokrat Parti ve Menderes şakşaçısı olduklarını, aynı şimdilerde Halis Ece'nin de bütün ikazlara rağmen yatığı gibi, merkezin çevresinde değil, keyiflerinin ve nefislerinin çevresinde döndüklerini, zahiren ilim sahibi olsalar da ihlastan çok uzak olduklarını, pek çok ciddi meselede isabetsiz yayınlar ve yorumlar yapmalarının hata ile olmadığını, samimiyetsizlikle olduğunu anlamak mümkün...
İster inanın, ister abartılı bulun ve inanmayın ama ben UFUK'un sadece bir sayısını ve sadece 10 dk. kadar inceleyip buna emin olmuştum. Sonra daha teferruatlı inceleme imkanı buldukça da hep bunu görmüştüm: samimiyetisizliği... Aynı bir zamanların Genç Akademi'si gibilermiş... Aynı bu zamanın Halis Ece'si, Ahmet Ferruh ve Ahmet Kemal Öncü'sü gibilermiş... Bu Mehmet Emre gibi uzaklaştırılan arkadaşlarından sağ olanlar, son dönemde de, bizi hiç şaşırtmayacak şekilde, büyük bir AKPKK destekçisi oldular. Dini dünya menfaat ve siyasetine alet etmenin üstadı oldular. Kendilerini hala ilmin üstadı, hoca, alim, hizmet adamı falan zan ediyorlar. Hz. Allah'ın, hz. peygamberin laneti üzerlerine oldu, umursamıyorlar.
Mehmet Emre'nin bahse konu iki ciltlik fetva eseri de kendisi kadar sorunlu. Muhammed Abduh'u ve benzerlerini bile muteber alimler gibi gösterip onlardan nakiller yapmış. Düşünün ki bu kitabı, zihniyetleri, görüşleri herkesçe malum olan Akit, kuponla verdi, hem de hiç rahatsız olmadan...
Mehmet Emre son döneminde bir de hatırat yazdı. Tabii ki kocaman kocaman reklamını Akit gazetesi yaptı. Bunu gören kardeşlerimiz Fazilet Neşriyata koştu, satın almak istedi ama yaşadıkları bir şoktu. Merkezimiz şahsı gibi bu hatıratını da yasakladı. Nasıl yasaklamasın? Şahsı kadar, fetva eseri kadar, diğer pek çok işi kadar, hatıratı da sorunluydu. Uydurma, evet uydurma/yalan hatıralar ile dinimizi, değerlerimizi, yolumuzu ve hatta üstazımızı, bozuk yolların menfaatine uyacak, ümmetin ve hususiyetle bu ülkenin müslüman evladının fesadına, dünya ahiret felaketine sebep olacak surette anlattı. Akademi Dergisi olarak, - farkına varan oldu, varmayan oldu ama- biz onun uydurma hatıralar ile sebep olduğu zararı telafi etmek, yalanlarının yerine doğruları koymak için durmak bilmeden mücadele ettik, çok sıkıntılara ve tehlikelere girmek zorunda kaldık. Bir misal vermek gerekirse, hz. üstazımız ile gizli Ermeni, gizli Kardinal Said-i Nursi'nin arasının çok iyi olduğu, üstazımızın Said-i Nursiye çok kıymet verdiği, onun hakkında "Alimdir, velidir, Allah dostudur" ya da "Türkiye'de en çok sevdiğim kişidir." v.s. mealinde sözler söylediği iddiaları ve benzeri çok şeyler hep Mehmet Emre'nin uydurmalarıdır. Fitnesidir. Yalanıdır, Bazı kutta-i tarikler, bazı sözde İslam'a, özde ise misyonerliğe, masonluğa hizmet eden klikleri, bu uydurma hatıraları yoğun olarak kullandılar. Hatta kim bilebilir, belki de Mehmet Emre'ye bunları onlar yazdırttılar. İnsan bu yaşından sonra bunca yalanı yazmışsa, ciddi bir sebebi olmalı...
Hüseyin Kumaş'ın da bir ara yolumuzdan uzaklaştırıldığını, sonra özür dileyip affedildiğini hepimiz biliyoruz. Mehmet Emre hakkında şu konuştuklarına şaşıralım mı, şaşırmayalım mı, onu bilemiyoruz.
Geçenlerde Almanya'dan, hizmette olan bir hoca tanıdığım, Hüseyin Kumaş hocanın yakın zamanda, bir müessesemizde sohbet verdiğini, bir yakın akrabasının ticari yönünü methettiğini, herkesin şaşkına döndüğünü, çünkü bahsettiği yakın akrabasından herkesin "üçkağıtçı" diyerek uzak durduğunu v.s. anlattı bana..
Nasıl, iyice şaşırdınız mı?
Hala anlayamadınız mı Akademi Dergisi''nin ve Mehmet Fahri Sertkaya'nın neye, kime hizmet ettiğini?
Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi
Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi
ilk yorumu sen yap
Yorum Gönder
Seviyesiz ve samimiyetsiz yorumlar onaylanmaz. Küfür, hakaret, karalama içerikli yorum yapanlar hukuka sevk edilir. Yorumlardan hukuken yorumcular sorumludur.