AKPKK'nin militanları, devlet gücünü nasıl kullanabiliyorlar?
Bunların şikayetleri, nasıl oluyor da devlet kurumları kullanılarak yapılıyor? Boşbakanlık kimlere hizmet ediyor? Ne oluyor kardeşim bu ülkede? Bu ne rezillik?
Kim bu avukat Zeki Çalışkan?
Kim bu Turan Kıratlı?
Kim bu Nurettin Akman?
Kim bu Şevket Tandoğan?
Bunların hepsine hemen şimdi ters kelepçe takılarak içeri konmasın sağlayacak, dünya kadar suç ispatı elimizde... Devletin elinde mi yok bunlar? Bu devlet neden bu millete düşman da böyle tiplere dost? Kİmlerin eline kaldı devletimizin gücü, siyasi otoritesi? Nurettin Akman denen herif tescilli CIA casusu değil mi? Bütün pisliklerin merkezindeki herif değil mi ulan? Zeki Çalışkan'ın dosyaları boyundan büyük değil mi? Yedirtmeyin bize hükumetinizi.... Hükumet misiniz organize suç örgütü mü, belli değil. Bir de kalkıp hukuku savunan vatandaşlara yaptığınıza bakın.
Burası nasıl devlet oldu ki dürüst, karakterli, gayretli, vatansever vatandaşlar, karşısında hep devleti bulur oldu?
Yetti artık. Şu devlete, şu millete kurulan tuzakları bozarken karşımızda devlet gücünü bulup duruyoruz. Devletimize saygımız sonsuz, kanunlara itaatimiz tam ve kimseyi de tehdit etmeyiz ama hukuk tanımayanı tanımıyoruz. CIA'nın büyük bir gayretle kolladığı hainleri tanımıyoruz. Bu biraz daha böyle giderse binlerce kişi elde davul, vura çala, sokaklarda bile anlatırız kimin kim olduğunu. Kimse bizi daha fazla germesin. Kahpeliğin lüzumu yok. Hiç kimseden de korkumuz yok. Birileri artistlik yapacaksa, devletimizin gücünü su-i istimal ederek yapmasın. Karşımıza çıksın da yapsın, kısa sürede ezer geçeriz.
Böyle alçaklık yok. Boğazına kadar pisliğe batmış pis herifler, kendileri avukat oldukları halde yargıya gidemiyorlar, davacı olamıyorlar, neleri somut deliller ile meydana çıkartacağımızı çok iyi biliyorlar ve böyle çaresiz kaldıkları anlarda, on binlerce teröristin, hainin peşine takılmayan devlet gücü ve boşbakanlık, bizimle uğraşıyor, bunların yardımına koşuyor.
Haydi şimdi, kim kendini çok güçlü görüyorsa, çıksın karşımıza alalım alemin önünde boylarının ölçüsünü...
****
Skandal şekilde kaldırılan o videoyu şuradan izleyebilirsiniz.
NOT: Altındaki bilgi kısmı da çok mühim, mutlaka okuyun.
İsim isim anlatıyoruz; Merhum Kemal Kacar’a kastedenlerle, Akademi Dergisi’ne savaş açanlar, yasaklandığı şeklinde sahte yazı yayanlar, aynı suç örgütü: AKPKK… Akademi Dergisi’nden Mehmet Fahri Sertkaya yazdı… Akademi Dergisi, mafya babaları ile, ''kurşun manyağı'' yapılmak ile, içeri tıkılmak ile, yakınları/akrabaları ile tehdit edilmişti. Kemal Kacar merhumu ilaçlarla delirtmek isteyenler ile Akademi’nin yasaklandığı pususunu kuranlar, aynı kişiler. Hiçbir Süleymancı, AK Partili olamaz ve Akademi’ye karşı da olamaz. Çünkü;
➥ Akademi’nin yasaklandığı pususunu AKPKK+MİT+CIA ortak şekilde kurdu. Kimleri kullandılar biliyor musunuz? Merkez yeni yasaklamaları neden e-posta ile dağıtmıyor, biliyor musunuz? İsim isim anlatıyoruz, okuyun…
Akademi Dergisi, şu anda sekizinci senesinde ve sekiz sene boyunca hiç bir zaman cemaat yönetimi tarafından yasaklanmadı. Hiçbir zaman dava da edilmedi. Sekiz sene boyunca, özellikle de son dört senedir, abartısız onlarca kere, merkezimiz tarafından yasaklandığı iftirası atıldı, sahte yazılar dolaştırıldı. Bunun on binlerce farklı şahidi var. 2016 yılında, merhum büyüğümüz Arif Ahmet Denizolgun’un alemi değiştiği gün ve sonrasındaki haftalar, aylar boyunca, AKPKK organize suç, terör ve ihanet örgütünün Müslüman görünümlü münafık ve adi militanları, aslında daha doğru ifade ile bu militanlar üzerinden CIA, yolumuza karşı adice pusular kurdu ve bu dengeler arasında Akademi Dergisi de bunlara karşı vazifesini yaptı.
Bu sürecin devamında, merkezimizden çıkan gerçek ve genel bir sosyal medya yasaklaması metni, bunlar tarafından fırsata çevrildi ve metnin üzerinde oynayıp, aslında bulunmadığı halde oraya Akademi Dergisi hesaplarını parantez açarak ekleyip, sonra bunu mail yolu ile bölge sekreteryalarımızın yaklaşık yarısına gönderdiler, diğer yarısına ise, güncel mail adreslerini bilmedikleri, ellerinde olmadığı için gönderemediler. Yasaklama metinleri zaten e-posta ile dağılırdı ve bunlar herkesten önce davranıp, teknik bir hile ile, sanki merkez sekreteryanın o herkesin bildiği mail adresinden çıkmış gibi görünen, e-postalar gönderdiler. Öyle bir manzara oluştu ki, yurt içinde bazı illerde gerçek metin, bazılarında ise oynanmış bu sahte metin okundu.
Çünkü ellerine ulaşan mail, tam anlamı ile merkez sekreteryamızdan çıkmış gibi görünüyordu. Yurt dışında da bazı bölgelerde, içinde Akademi’den bahsedilmeyen gerçek metin, bazı bölgelerde de Akademi eklenmiş sahte metin okundu. Tam bir kaos ortamı oluştu. Bu, elektronik hileden başka bir şey değildi. İçinde, parantez açılarak Akademi Dergisi’nin yasaklandığı iddiası eklenen sahte metnin, merkezden hiçbir zaman çıkmadığını, sonraki süreçte biz binbir türlü izah ve ispat ettik. Zaten bu sene, yaklaşık bir ay kadar önce çıkan yeni yazılı sosyal medya yasaklaması, ilk defa olarak mail sistemi ile dağıtılmadı, elden ve imzalı şekilde dağıtıldı ve sistemimize bir daha böyle bir sızma ihtimali de bertaraf edildi.
Metnin/evrakın üzerine en dikkat çekici şekilde ''Kesinlikle e-posta sistemi ile dağıtılmayacaktır!'' notu eklendi. Bu adice davranışı geçen sene yapanlar, çoktan, kimisi yirmi küsur sene önce, kimisi on küsur sene önce Süleymancılar cemaatinden pis işlere bulaşmaya başladıkları için kovulmuş olup da ortak nokta olarak yoluna AKPKK suç örgütü ile devam eden kişiler. Bunlardan biri, Avukat Zeki Çalışkan… Cemaatimizde bir zamanlar idareci kadro arasında bulunan Zeki Çalışkan’ı, bu pusularından sonra uzun uzun anlattık. En son, sahte yasaklama pusuları da Akademi’yi durdurmayınca, çaresiz kalıp, birlikte pis işler çevirdikleri mafya babaları ile, karanlık çetelerle, bizi ''kurşun manyağı'' yapmakla bile tehdit ederek Akademi Dergisi’ni durdurmaya çalıştı. Sonra yine de gerekli karşılığı verdik ve kaç aydır varlık bile gösteremiyor.
Bütün bu sürece on binlerce kişi doğrudan yada dolaylı olarak şahit oldu. Diğeri, AKPKK’nin bir zamanlar Ankara sorumlusu olan, sonra bir devlet kurumunun başına getirilen Nurettin Akman… Nurettin Akman da Zeki ve Şevket ve diğer bazıları gibi, yıllarca cemaatimiz içinde üst idareciler arasında bulunmuş bir kişi. İçimizi, sistemimizi çok iyi bilenlerden. Akman, merhum büyüğümüz Kemal Kacar bey ağabeyimize kasten akıl sağlığını bozucu ilaçlar verip delirtmek isteyen kişi. Avrupa idarecisi idi o zamanlar ve bu teşebbüsü de AKPKK ve CIA için yapmıştı. Bu niyetle kullandığı Adanalı profesörü de herkes bilir ve o da sağdır. Bunu o zaman denediler çünkü, o zamanlar AKPKK kurulacak iken, bu Siyonist ihanet projesine mani olmak için çırpınanlardan biriydi merhum idarecimiz Kemal Kacar…
Yazının devamı için buraya tıklayın...
ilk yorumu sen yap
Yorum Gönder
Seviyesiz ve samimiyetsiz yorumlar onaylanmaz. Küfür, hakaret, karalama içerikli yorum yapanlar hukuka sevk edilir. Yorumlardan hukuken yorumcular sorumludur.