Nasıl da paniklediler. Dört bir yandan kıvranıyorlar.
Devlet olsa devlet, o videoyu kaldıramaz.
Çünkü, o video bir telefon görüşmesinden ibaret. Bize karşı on binlerce kişiyi yalanlarla kandırmış, bunu yaparken ahlaksızlığın dibine vurmuş bir fitnecinin suç üstü yapıldığı bir telefon görüşmesinin paylaşıldığı bir video o...
Görüşmenin kayıt edildiği ve her yerde paylaşılacağı o şahsa en baştan söylendi ve itiraz etmedi. Bir serseri gibi "Paylaş lan, paylaş" dedi. Kendini de savunamadı, ahlaksızın teki olduğunu herkes gördü. Ve dahi videoda şahsa hiç hakaret edilmedi. Bütün hakaret ve iftira suçlarını bir kez daha o görüşmede kendisi işledi. Lakin gerçek sahibi CIA olan Youtube, bu videoyu da ezdi geçti. Topluluk kuralları bahane, bu videoya izin veremez, çünkü milyonlarca oy potansiyeli olan Süleymanlılar cemaatinin mensuplarının AKPKK'nin pislik yüzünü iyice görmesine rıza gösteremez ve Youtube ve Facebook gibi bir CIA projesi olan AKPKK'yi kollaması şart...
Şimdi bir Youtube yetkilisi çıkıp da bu videonun hangi topluluk kuralını ihlal ettiğini de izah edemez. Dahası da var ki, hiç kimse bir sistem kurup da kendi hukukunu belirleyemez. Sözleşmeler her zaman evrensel hukuk normlarına uygun olmak zorundadır. Yoksa geçerliliği olmaz ve iki taraf kabul etmişse bile mahkeme sözleşmeyi fesih eder. Lakin bu video şu anda o aşamada değil... Bu videoda Youtube'un kurallarını da ihlal yok.
Amerikan/Siyonist sosyal ağlarının ve video portallarının hem tekelleşme suçu işlediği hem de dünyanın dört bir yanında Amerikan/Siyonist menfaatlerini gözetip şahısları, kuruluşları, STK'ları sansürlediği hatta sıkıyı görünce böyle zorbalıkla videolarını kaldırdığı, hesaplarını kapattığı gözler önünde.
Bu Amerikan/Siyonist sosyal ağlarına ve video kanallarına artık hadleri bildirilmelidir. Hem toplumumuza bunların hukuk tanımaz ve milletimize, devletimize düşman yüzü iyice gösterilmeli ve hem de devlet/kanun gücü ile bunların faaliyetleri yasaklanmalı.
Youtube'da senelerdir şikayet ettiğimiz ve gerçekten topluluk kuralı ihlali yapıp bize söven, sayan, iftira eden videolar hala duruyor. Birini bile kaldırmadı. Ama şu ülkemizdeki AKPKK suç, terör ve ihanet örgütünün gerçek yüzünü meydana serecek ve onların çıkarlarını baltalayacak her ne varsa, anında müdahale edilip hukuk dışı şekilde engelleniyor.
Bu suçlara karışan herkes, bunların cezasını er yada geç çekecek. Bu AKPKK iki sene daha ayakta kalamaz. O ABD de beş sene daha varlıkta kalsa şaşırır kalırız. O tarihlerde, bu suçlar zaman aşımına girmemiş olacak. AKPKK organize suç, terör ve ihanet örgütüne, bu suçları işlerken yardım ve yataklık suçu işleyen herkes ama herkes de yargılanacak. O sözde savcı ve hakimler de...
SUSMUYORUZ. Biz suç da işlemiyoruz. Milletimize ve devletimize hainlik edenleri, pusu kuranları, hukuk tanımayanları, parti görünümlü suç ve ihanet örgütünü, paslaştığı mafyaları, istihbarat örgütlerini deşifre etmeye devam edeceğiz. Bizi boğmaya yönelik bu çabalara da sadece seviniyoruz. Kandırılmış milyonla vatandaşımız, neyin ne olduğunu, kimin ne olduğunu kısa sürede kesinlik derecesinde öğreniyor. Yaptıkları her şey aleyhlerine dönüyor. Daha dün şımarık, kibirli bir şekilde bu ülkedeki bütün ehl-i sünnet cemaat ve tarikatları ele geçirmek ve bazıların yok etmek istiyorlardı, işte şimdi bu yolda kullandıkları adamların korumak için çaresizce ve hukuksuzca ve büyük büyük suçlar işleyerek Boşbakanlık makamını bile kullanıyorlar. Sonunu da hep beraber göreceğiz.
***
Skandal şekilde kaldırılan o videoyu şuradan izleyebilirsiniz.
NOT: Altındaki bilgi kısmı da çok mühim, mutlaka okuyun.
Devlet olsa devlet, o videoyu kaldıramaz.
Çünkü, o video bir telefon görüşmesinden ibaret. Bize karşı on binlerce kişiyi yalanlarla kandırmış, bunu yaparken ahlaksızlığın dibine vurmuş bir fitnecinin suç üstü yapıldığı bir telefon görüşmesinin paylaşıldığı bir video o...
Görüşmenin kayıt edildiği ve her yerde paylaşılacağı o şahsa en baştan söylendi ve itiraz etmedi. Bir serseri gibi "Paylaş lan, paylaş" dedi. Kendini de savunamadı, ahlaksızın teki olduğunu herkes gördü. Ve dahi videoda şahsa hiç hakaret edilmedi. Bütün hakaret ve iftira suçlarını bir kez daha o görüşmede kendisi işledi. Lakin gerçek sahibi CIA olan Youtube, bu videoyu da ezdi geçti. Topluluk kuralları bahane, bu videoya izin veremez, çünkü milyonlarca oy potansiyeli olan Süleymanlılar cemaatinin mensuplarının AKPKK'nin pislik yüzünü iyice görmesine rıza gösteremez ve Youtube ve Facebook gibi bir CIA projesi olan AKPKK'yi kollaması şart...
Şimdi bir Youtube yetkilisi çıkıp da bu videonun hangi topluluk kuralını ihlal ettiğini de izah edemez. Dahası da var ki, hiç kimse bir sistem kurup da kendi hukukunu belirleyemez. Sözleşmeler her zaman evrensel hukuk normlarına uygun olmak zorundadır. Yoksa geçerliliği olmaz ve iki taraf kabul etmişse bile mahkeme sözleşmeyi fesih eder. Lakin bu video şu anda o aşamada değil... Bu videoda Youtube'un kurallarını da ihlal yok.
Amerikan/Siyonist sosyal ağlarının ve video portallarının hem tekelleşme suçu işlediği hem de dünyanın dört bir yanında Amerikan/Siyonist menfaatlerini gözetip şahısları, kuruluşları, STK'ları sansürlediği hatta sıkıyı görünce böyle zorbalıkla videolarını kaldırdığı, hesaplarını kapattığı gözler önünde.
Bu Amerikan/Siyonist sosyal ağlarına ve video kanallarına artık hadleri bildirilmelidir. Hem toplumumuza bunların hukuk tanımaz ve milletimize, devletimize düşman yüzü iyice gösterilmeli ve hem de devlet/kanun gücü ile bunların faaliyetleri yasaklanmalı.
Youtube'da senelerdir şikayet ettiğimiz ve gerçekten topluluk kuralı ihlali yapıp bize söven, sayan, iftira eden videolar hala duruyor. Birini bile kaldırmadı. Ama şu ülkemizdeki AKPKK suç, terör ve ihanet örgütünün gerçek yüzünü meydana serecek ve onların çıkarlarını baltalayacak her ne varsa, anında müdahale edilip hukuk dışı şekilde engelleniyor.
Bu suçlara karışan herkes, bunların cezasını er yada geç çekecek. Bu AKPKK iki sene daha ayakta kalamaz. O ABD de beş sene daha varlıkta kalsa şaşırır kalırız. O tarihlerde, bu suçlar zaman aşımına girmemiş olacak. AKPKK organize suç, terör ve ihanet örgütüne, bu suçları işlerken yardım ve yataklık suçu işleyen herkes ama herkes de yargılanacak. O sözde savcı ve hakimler de...
SUSMUYORUZ. Biz suç da işlemiyoruz. Milletimize ve devletimize hainlik edenleri, pusu kuranları, hukuk tanımayanları, parti görünümlü suç ve ihanet örgütünü, paslaştığı mafyaları, istihbarat örgütlerini deşifre etmeye devam edeceğiz. Bizi boğmaya yönelik bu çabalara da sadece seviniyoruz. Kandırılmış milyonla vatandaşımız, neyin ne olduğunu, kimin ne olduğunu kısa sürede kesinlik derecesinde öğreniyor. Yaptıkları her şey aleyhlerine dönüyor. Daha dün şımarık, kibirli bir şekilde bu ülkedeki bütün ehl-i sünnet cemaat ve tarikatları ele geçirmek ve bazıların yok etmek istiyorlardı, işte şimdi bu yolda kullandıkları adamların korumak için çaresizce ve hukuksuzca ve büyük büyük suçlar işleyerek Boşbakanlık makamını bile kullanıyorlar. Sonunu da hep beraber göreceğiz.
***
Skandal şekilde kaldırılan o videoyu şuradan izleyebilirsiniz.
NOT: Altındaki bilgi kısmı da çok mühim, mutlaka okuyun.
İsim
isim anlatıyoruz; Merhum Kemal Kacar’a kastedenlerle, Akademi
Dergisi’ne savaş açanlar, yasaklandığı şeklinde sahte yazı yayanlar,
aynı suç örgütü: AKPKK… Akademi Dergisi’nden Mehmet Fahri Sertkaya
yazdı… Akademi Dergisi, mafya babaları ile, ''kurşun manyağı'' yapılmak
ile, içeri tıkılmak ile, yakınları/akrabaları ile tehdit edilmişti.
Kemal Kacar merhumu ilaçlarla delirtmek isteyenler ile Akademi’nin
yasaklandığı pususunu kuranlar, aynı kişiler. Hiçbir Süleymancı, AK
Partili olamaz ve Akademi’ye karşı da olamaz. Çünkü;
➥
Akademi’nin yasaklandığı pususunu AKPKK+MİT+CIA ortak şekilde kurdu.
Kimleri kullandılar biliyor musunuz? Merkez yeni yasaklamaları neden
e-posta ile dağıtmıyor, biliyor musunuz? İsim isim anlatıyoruz, okuyun…
Akademi
Dergisi, şu anda sekizinci senesinde ve sekiz sene boyunca hiç bir
zaman cemaat yönetimi tarafından yasaklanmadı. Hiçbir zaman dava da
edilmedi. Sekiz sene boyunca, özellikle de son dört senedir, abartısız
onlarca kere, merkezimiz tarafından yasaklandığı iftirası atıldı, sahte
yazılar dolaştırıldı. Bunun on binlerce farklı şahidi var. 2016 yılında,
merhum büyüğümüz Arif Ahmet Denizolgun’un alemi değiştiği gün ve
sonrasındaki haftalar, aylar boyunca, AKPKK organize suç, terör ve
ihanet örgütünün Müslüman görünümlü münafık ve adi militanları, aslında
daha doğru ifade ile bu militanlar üzerinden CIA, yolumuza karşı adice
pusular kurdu ve bu dengeler arasında Akademi Dergisi de bunlara karşı
vazifesini yaptı.
Bu
sürecin devamında, merkezimizden çıkan gerçek ve genel bir sosyal medya
yasaklaması metni, bunlar tarafından fırsata çevrildi ve metnin
üzerinde oynayıp, aslında bulunmadığı halde oraya Akademi Dergisi
hesaplarını parantez açarak ekleyip, sonra bunu mail yolu ile bölge
sekreteryalarımızın yaklaşık yarısına gönderdiler, diğer yarısına ise,
güncel mail adreslerini bilmedikleri, ellerinde olmadığı için
gönderemediler. Yasaklama metinleri zaten e-posta ile dağılırdı ve
bunlar herkesten önce davranıp, teknik bir hile ile, sanki merkez
sekreteryanın o herkesin bildiği mail adresinden çıkmış gibi görünen,
e-postalar gönderdiler. Öyle bir manzara oluştu ki, yurt içinde bazı
illerde gerçek metin, bazılarında ise oynanmış bu sahte metin okundu.
Çünkü
ellerine ulaşan mail, tam anlamı ile merkez sekreteryamızdan çıkmış
gibi görünüyordu. Yurt dışında da bazı bölgelerde, içinde Akademi’den
bahsedilmeyen gerçek metin, bazı bölgelerde de Akademi eklenmiş sahte
metin okundu. Tam bir kaos ortamı oluştu. Bu, elektronik hileden başka
bir şey değildi. İçinde, parantez açılarak Akademi Dergisi’nin
yasaklandığı iddiası eklenen sahte metnin, merkezden hiçbir zaman
çıkmadığını, sonraki süreçte biz binbir türlü izah ve ispat ettik. Zaten
bu sene, yaklaşık bir ay kadar önce çıkan yeni yazılı sosyal medya
yasaklaması, ilk defa olarak mail sistemi ile dağıtılmadı, elden ve
imzalı şekilde dağıtıldı ve sistemimize bir daha böyle bir sızma
ihtimali de bertaraf edildi.
Metnin/evrakın üzerine en dikkat çekici şekilde ''Kesinlikle e-posta sistemi ile dağıtılmayacaktır!''
notu eklendi. Bu adice davranışı geçen sene yapanlar, çoktan, kimisi
yirmi küsur sene önce, kimisi on küsur sene önce Süleymancılar
cemaatinden pis işlere bulaşmaya başladıkları için kovulmuş olup da
ortak nokta olarak yoluna AKPKK suç örgütü ile devam eden kişiler.
Bunlardan biri, Avukat Zeki Çalışkan… Cemaatimizde bir zamanlar idareci
kadro arasında bulunan Zeki Çalışkan’ı, bu pusularından sonra uzun uzun
anlattık. En son, sahte yasaklama pusuları da Akademi’yi durdurmayınca,
çaresiz kalıp, birlikte pis işler çevirdikleri mafya babaları ile,
karanlık çetelerle, bizi ''kurşun manyağı'' yapmakla bile tehdit ederek
Akademi Dergisi’ni durdurmaya çalıştı. Sonra yine de gerekli karşılığı
verdik ve kaç aydır varlık bile gösteremiyor.
Bütün
bu sürece on binlerce kişi doğrudan yada dolaylı olarak şahit oldu.
Diğeri, AKPKK’nin bir zamanlar Ankara sorumlusu olan, sonra bir devlet
kurumunun başına getirilen Nurettin Akman… Nurettin Akman da Zeki ve
Şevket ve diğer bazıları gibi, yıllarca cemaatimiz içinde üst idareciler
arasında bulunmuş bir kişi. İçimizi, sistemimizi çok iyi bilenlerden.
Akman, merhum büyüğümüz Kemal Kacar bey ağabeyimize kasten akıl
sağlığını bozucu ilaçlar verip delirtmek isteyen kişi. Avrupa idarecisi
idi o zamanlar ve bu teşebbüsü de AKPKK ve CIA için yapmıştı. Bu niyetle
kullandığı Adanalı profesörü de herkes bilir ve o da sağdır. Bunu o
zaman denediler çünkü, o zamanlar AKPKK kurulacak iken, bu Siyonist
ihanet projesine mani olmak için çırpınanlardan biriydi merhum
idarecimiz Kemal Kacar…
Yazının devamı için buraya tıklayın...
ilk yorumu sen yap
Yorum Gönder
Seviyesiz ve samimiyetsiz yorumlar onaylanmaz. Küfür, hakaret, karalama içerikli yorum yapanlar hukuka sevk edilir. Yorumlardan hukuken yorumcular sorumludur.