Top Social

Bir Kemalistin gözünden Süleymancılar | Muammer Aksoy: Süleymanlılar tertemiz, gayet çalışkan ve dürüst insanlar | Mehmet Fahri Sertkaya

muammer aksoy, basında süleymancılar, süleymancılar, süleymanlılar, kemal kacar, yurtları, aladağ yurt yangını, içimizdeki israil, içimizdeki ermenistan, mehmet fahri sertkaya, gerçek yüzü, hilmi türkmen,

Bazı Kemalistlerin ve de Kemalizm zırhının arkasına gizlenen, gerçek kimliğini, niyetini, hedefini gizleyen gizli Ermeni ve gizli Yahudilerin, büyük bir kararlılıkla Süleymanlılar cemaatini karalamak ve topluma olduğundan çok başka göstermek niyetleri, gayretleri, son zamanda yine depreşti. 

Adana Aladağ yurdunda, EnerjiSA'ya ait ve bölgede o hafta pek çok hanede yangın çıkarıp cayır cayır yanmasına sebep olmuş elektrik sayacından kaynaklı çıkan yangını bahane ederek... 


Bu sayaçların bir haftada kaç hanenin yanmasına sebep olduğunu görmezden gelerek, bu hususla alakalı resmi yetkililerin beyanlarını bile görmezden gelerek, bir kere bile haberlerinde ''EnerjiSA'nın sayaçları'' diyemeyerek... 

''Olmazsa olmaz'' sayılan ekipmanları, gaz maskeleri, yangın için özel kıyafetleri, yeterli eğitimleri olmayan, olay yerine gelen aracı bile o yangını söndürebilecek özellikte olmayan, personelinin yaş ortalaması çok yüksek olan ve hortumu açıp su sıkması 15 dakikayı bulan, sonrasında da suyu nereye sıkacağını bile bilmeyen ve çevre sakinlerinin yardım ile su sıkabilen Aladağ itfaiyesinin de sebep olduğu can kayıplarını bahane ederek... 

Olaya ilk anlardan itibaren şahit olan, itfaiyeden ümidini kesip kendi hayatını bile tehlikeye atarak çok sayıda talebeyi canlı kurtaran onlarca kişinin ve yurt sorumlularının ifadelerini bile hiçe sayıp toplumdan gizleyerek, söz konusu Müslümanlar ise her zaman olduğu gibi her şeyi olduğundan farklı göstererek... 

İnsanlık dışı saldırılar ile, haber mühendislikleri ile, yalancı şahit ayarlamaları ile, canı yanan acılı aileleri davacı olmaya ve yalan ifade vermeye günlerce bıkmadan usanmadan zorlamaları ile, ailelerin kendilerine verdikleri ifadeleri çarpıtmaları ile, işlerine gelmeyen yerleri kesmeleri ve yayınlamamaları ile...

Yurt sorumlularını ve onlar üzerinden Süleymancılar cemaatini medya lincine tutma çabaları, topluma olduklarından çok başka gösterme çabaları, İslam, Müslüman ve Türk düşmanlıkları devam ediyor. 

Devletin 2016 yılında bile hala doğru düzgün yol, hastahane, sosyal imkanlar sunmadığı bir bölge, yangın çıkan yurdun bölgesi.. Devlet yetkilileri gidecek diye yangından sonra ancak 2016 yılında hızlıca yol yapılan bölgeye, yaklaşık kırk yıl önce elini uzatmış kamuoyunda Süleymancılar diye anılan ve bu vatan hainlerinin hain ve devlet/millet düşmanı göstermek istediği Süleymanlılar... O günden bu güne kadar elden gelen en güzel imkanları sağlamışlar, duvardan duvara en kaliteli halıları sermişler, en iyisinden klimalar yerleştirmişler, bölgenin soğuğunu dikkate alarak çatıyı ahşap tercih etmişler ve duvarlara da lambri döşemişler. Bütün bunları, hiçbir gelirleri olmadan, yine milletimizin yardımlarını hizmete dönüştürerek sağlamışlar. Bölgeler arası, toplumsal dayanışmaya da aracı olmuşlar. Yurtta geceleri bile uyumayıp öğrencilerin başında nöbet bekleme sistemini tatbik etmişler. Kendi evlatlarından farklı görmemişler. Devletin yurdundan çıkarılıp açıkta kalan fakir öğrencileri de sahiplenmiş, öğrencilerin hiçbirinin velilerinden para da talep etmemişler. Onlara tahsil imkanı sağlamışlar. Devletin gösteremediği şefkat elini, göstermişler, topluma suçlular değil, tahsilli, ahlaklı, eğitim ve öğretimden geçmiş nesiller yetiştirmek istemişler...

Lakin İçimizdeki İsrail'in, İçimizdeki Ermenistan'ın ve Masonların, Türk ve Müslüman kimliğine bürünüp bizi en adi şekilde içimizden vuran hain basını ve medyası, insanlığa hizmetlerinden dolayı saatlerce ayakta alkışlanacak, inançları, görüşleri, yaşam tarzları, gayretleri, mücadeleleri bütün cihana misal olarak gösterilecek, artık gayri müslim devletlerin idarecileri tarafından bile "Sizin olduğunuz yerde suçlar azalıyor. Cinayetler, hırsızlıklar, dolandırıcılıklar, tecavüzler, zulümler, kavgalar azalıyor. Siz bütün insanlığın iyiliğini istiyor ve bunun için çırpınıyorsunuz. Biz sizler gibi Müslüman olmasak da sizlere destek olmak üzerimize bir vazife. Size destek oldukça devlet gücü ile bile mani olamadığımız bunca sıkıntımıza çare oluyorsunuz'' deyip devlet imkanlarını tahsis ettiği, dünyada dağıtılan bütün barış ve insanlığa hizmet ödülleri hak ederek toplayacak Süleymancıları, terörist ve yurtlarını da terör yuvası olarak göstermeye, memleketimiz ve milletimiz için büyük bir tehlike olarak göstermeye çabalıyorlar tamamen hukuksuz olarak ve mevcut kanunlarımıza göre de en ağır suçları sürekli işleyerek...

Üstelik bunlar, bu güne kadar binlerce masum sivili, kadını, çocuğu, bebeği parça parça etmiş, bombalarla ya da molotoflarla yakmış insanlık düşmanı adi teröristlerin leşlerinin adam yerine konularak ve törenle kaldırıldığı Cem evlerinden hiç rahatsız olmadan, bu utanmazlığı, bu adiliği, bu hukuksuzluğu, bu medya lincini yapıyorlar. Aladağ yurdunda hayatını kaybeden talebelere kıymet verdikleri de yok ve timsah gözyaşları döküyorlar. 

1990'lara kadar var olmayan, 90'dan sonra derin devletin ulusalcı kanadı, yani derin devletin gizli Ermeni ve gizli Yahudilerin çoğunlukta olduğu kanadı tarafından kurulan Cem evlerinden, Alevi görüntüsü altında kaldırılan terörist leşlerinin de aslında Alevilerden değil, kendi ihanet kliklerinden, Alevi görünen gizli Ermeni ve Yahudilerden olduklarını da elbetteki çok iyi biliyorlar. Aslında Süleymancıların da ne olduğunu, kimler olduğunu, bu memleketin asli unsuru olduklarını, toplum arasında kabul ve destek gördüklerini, kendilerinin türlü ihanet planlarını büyük bir gayretle, bedel ödemek pahasına engellediklerini çok iyi biliyorlar. Bu hınçları, bu kinleri, bu adilikleri, bu gayretleri de bundan... Bu nedenle böyle elim kazaları, büyük bir fırsat olarak değerlendirmek gayreti sergiliyorlar. 

Bütün Aleviler terörist olmadığı gibi, bütün Kemalistler de bunlar gibi vatan haini ve insanlık düşmanı teröristler değiller. Bu derin yapılanmaların, bu milleti düşman gördükleri halde kendilerini bu milletten gösterenlerin 1990 yılında bir suikast ile öldürdüüp bir de suçu Müslümanların üzerine attığı önde gelen Kemalistlerden Muammer Aksoy, dürüst davranmış bir Kemalistti. Süleymancıların içine girmiş, onlarla iletişim kurmuş, yurtlarını gezmiş, hiç çekinmeden bütün görüşlerini sormuş, sorgulamış ve sözde Türk, özde gizli Ermeni ve Yahudi basın ve medyanın çirkin yüzünü gözler önüne sermişti. Kendisinden tam aksi yönde açıklamalar beklense de o, haksızlık yapmamış, yalan söylememiş, gördüğü gerçekleri gizlememiş, toplumu aldatmamış, toplum yönlendirmesi yapmamış ve uzun uzadıya incelemelerinin sonucunda şunları söylemişti: 

- ''Bakırköy, Denizli, Bursa, Sefaköy, Fethiye ve Mersin'deki yurtları gezdim. Temiz olmayan bir tanesini görmedim. Tıbbiyeli talebeden bilmem kimine kadar var. Mescit de var, abdest alınan yerler de var. Gayet çalışkan, dürüst insanlar intibaı bende uyandı. Bunun arkasında gizli, ileriye dönük birtakım hesaplar olabilir, ben bilemem..'' [1]

Muammer Aksoy bununla da kalmamıştı, Süleymancılara karşı yapılanların suç olduğunu, Süleymancıların en temel anayasal haklarının bile ihlal edildiğini, fikir ve vicdan hürriyetlerinin, inandığı gibi yaşama ve görüşlerini ifade etme hürriyetlerinin tamamen keyfi ve hukuksuz şekilde ellerinden alındığını açıkça ifade etmiş, bir adım daha ileri giderek Süleymancıların o dönemdeki idarecisi merhum Kemal Kacar'ın davalarını üstlenmiş, ona seve seve, gönülden gelen bir istekle avukatlık da yapmıştı. 

Son zamanlarda yaşananları doğru tahlil edemeyen, neler döndüğünü tam olarak idrak edemeyen ve hala insan hak ve hürriyetlerine saygılı olmayı bir vazife bilen, asgari ahlak kriteri olarak gören Kemalistlerin ve aslında bu toplum içinde yaşayan her görüşten herkesin, özetle anlattığım bu gerçekleri bilmesi, farkında olması gerekir. Türkiye'nin basın ve medyası, en az 150 senedir Türklerin elinde değil. Bu kadar gürültünün, bu kadar acayipliğin, bu kadar adaletsizliğin, bu kadar medya lincinin, bu kadar toplum yönlendirmesinin altında hep bu var ve bu hainlerin karşısında hep en büyük mani olarak Süleymancılar vardı, varlar. İşte asıl mesele de bu... 

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

[1] Nokta Dergisi, 14 Aralık 1986, sayfa: 16


***


TARİHTEN BİR YAPRAK: 

Merhum Kemal Kacar, Süleymancıların lideri olarak, devleti devirmek gayesiyle suç işlemekten yani eski CK 163. maddesinden yargılanıyordu. Muammer Aksoy bu davada savunma avukatıydı ve Kemal Kacar'ın devlet düzenini devirmek yerine, o düzenin korunmasına yardım ettiğine inanıyor ve savunmasını buna göre yapıyordu.

Uğur Mumcu, RABITA isimli eserini yazarken Süleymancılar hakkında bazı bilgiler vermek istiyordu. Bunu en iyi bilen kişi de Aksoy'du. Mumcu, ondan bu konuda bilgi istedi.

Aksoy, Kemal Kacar için yaptığı savunmayı ona verdi ve ''İstediğin her türlü bilgi burada var'' dedi.

Uğur Mumcu bu savunmayı okumuş ve Kemal Kacar'ın müsnet suçu işlemediğine ikna olmuştu. Muammer Bey'le tekrar karşılaştığı zaman, kanaâtini şöyle ifade etti:

"Bunu okuyunca hakikaten Kemal Kacar Bey'in suçsuz olduğuna inandım. Fakat onun kurduğu teşkilâtın o kadar çok taraftarı var ki, insan günün birinde bunlar devletin karşısına geçerse ne olur diye korkuyor."

Muammer Bey, Mumcu''ya şu cevabı vermişti:

''O halde, 'Belki fuhuş yapılabilir' diye otel inşa etmeyi de men edelim."